7 Aralık 2019 Cumartesi

TARİHİ HOŞÇA KAL LOKANTASI - ŞERMİN YAŞAR





Şermin Yaşar günlük hayatta karşılaştığımız , bazen bizim başımıza gelen durumları kısa kısa hikayelerle anlatmış bize . Hepsi de  yer yer içinizi ısıtacak , kimi zamanda  sizleri  hüzünlendirecek hikayeler  barındırıyor .  Ben okurken çok keyif aldım  sonlara doğru biraz sıkılsam da  araya serpiştirilmiş ilgi çekici hikayeler tekrar  odaklanmamı sağladı  . Akıcı  ve kendisine özgün yazım tarzı var .





  

Şermin Yaşar okumak , trenle uzun bir gece yolculuğuna çıkmak gibi bir şey :)

 Şahsen ben kendisini ablam olarak görüyorum . Çünkü yazdığı kitaplar olsun , sosyal medya hesaplarında bizlerle  paylaştığı iyi ve kötü anıları olsun hepsi samimi , ders verici bir dille yazılmış . İlerde '' Şunun gibi olmak istiyorum . ''  dediğim biridir kendisi . Bence sizde bir göz atın derim kitaba .
    
Eğer öykü türünde yazmaya devam ederse ilerde güzel  başarılar elde edeceğine eminim .

En sevdiğim hikayeler ; Kaya Bakkaliyesi , Soluk taşı , Kusura bakma dağları , Tarihi Hoşça Kal  Lokantası  '' kaybetmek bizim işimizdir ''  444 0  Hiç , Cıva  , Olsun hırkası , Hacanne , Boncuklu Sineklik .

2018 TÜYAP'ta  kendileriyle tanışmış , fotoğraf çektirme imkanı bulup imza almıştım . Bir de galiba Şermin Yaşar ' ın  şansından olacak yıllardır görmediğim kamp arkadaşımı görmüştüm . Onunla ne de güzel izci olmuştuk . Tesadüf eseri yan sıradaki başka bir yazarın imzasında görünce çok şaşırmıştım gidip selam verip sarılmıştım . Ne güzel bir imza günüydü...

ALINTILAR :

'' Yeni bir aşk inşa edemiyoruz; tam başlayacak oluyoruz, senin yattığın yere denk geliyor, dozerler çalışmıyor, kepçeler kırılıyor, gelen korkup kaçıyor. ''

​Fakat hakkını teslim edeyim; çok muhterem zatmışsın Muazzez. Hani tabelanı yaptırıp göğsüme assam, desem ki, "Burada bir muhterem zat yatıyor" seni bekleyen kollarıma çaput bağlarlar, gözyaşlarıma dilek taşları atarlar...”

Gelirsen diye terliklerini kapının ağzına bıraktım, iki senedir ayaklarını bekliyorlar. Ayna yüzünü, bardak dudağını, ellerim saçlarını, pencere gözlerini bekliyor.

Kuşlara özenme ,  kuşlara özenme , kuşlara özenmeeee '' diye bağırmak istiyorum .Çekip gitmeyi  özgürlük sanıyorsunuz , gidenlerin arkasından  kahır çekiyorlar .

Acıyla bakıyorlar , gülen yaşlı göremiyorsun , nasıl bir hayatsa insanoğlunun yaşadığı , yaşlanınca öldüklerini sanıyorlar ; oysa ölerek yaşlanıyorlar .


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

ALTINCI KOĞUŞ - ANTON ÇEHOV

Geçen pazar günü elime ulaşan Altıncı Koğuş ,  iki saat gibi kısa bir sürede bitti .  Küçük bir kasabanın akıl hastanesinde geçmektedir olay...