2 Haziran 2020 Salı

ALTINCI KOĞUŞ - ANTON ÇEHOV









Geçen pazar günü elime ulaşan Altıncı Koğuş ,  iki saat gibi kısa bir sürede bitti .  Küçük bir kasabanın akıl hastanesinde geçmektedir olaylar . Akıl hastanesinde çalışan  Doktor  Andrey Yefimıç  , hastanede ki adaletsizliğe , yolsuzluğa , hileyi görmesine rağmen çekindiği için müdahale edemiyor  .  Doktor kasabada sohbet edebileceği düzgün insan bulamadığı düşüncesiyle bir gün bilgili bir akıl hastası olan İvan Dmitriç  ile tanışıp konuşmaya başlıyor .  Bir süre sonra bu sohbetler onun da  altıncı koğuşa girmesiyle sonuçlanıyor . 
Çehov , Rus öykücülüğünde en sevdiğim isimlerden . Roman da ise Tolstoy .  Kitap 68 sayfadan oluşup güzel bir çeviriye sahiptir .  Dönemin Rusya'sına dair izler taşımakta , toplumsal dersler vermektedir . Doktor ve hastanın felsefi konuşmaları çok hoşuma gitti .  Öykü severlerin okuması gereken bir eser . Tavsiyemdir . Keyifli okumalar :)




ALINTILAR :


''Ona göre insanlar namuslular ve namussuzlar olmak üzere ikiye ayrılıyordu ; ikisinin arası yoktu .''


'' Kökeninde pislik barındırmayan  iyi bir şey dünya üzerinde bugüne kadar görülmemiştir . ''

''Akıl , hayvanlar ve insanlar arasında keskin  bir sınır çizer , insandaki ilahi yöne ışık tutar , hatta bir dereceye kadar gerçekte var olamayan ölümsüzlüğün
 yerini tutar  . Buradan  yola çıkarak şunu söyleyebilirim ki akıl , elimizde olan yegane zevk kaynağıdır.'' 
 
''...bence kitaplar  notaya , sohbetler ise şarkı söylemeye benziyor . ''

'' Sıradan  bir insan iyiyi ya da kötüyü dışarıdan , yani bir atlı ya da bir çalışma odasından bekler . Düşünen bir insan ise kendinde bulur . '' 
 

''Marcus Aurelius , '' Acı , acı hakkındaki canlı düşüncedir . Bu düşünceyi değiştirmek için irade gücü göster , onu silkip at , şikayet etmeyi bırak ; acı kaybolup gidecektir . '' 





30 Mayıs 2020 Cumartesi

THE PLATFORM
















Herkese merhabaaaa :)


Bir süredir listemde olan , dün gece ani bir kararla izlediğim film : the platform .

Konusu : Bir hapishane binasının ortasına yerleştirilen platformun üzerine her türlü güzel yemekle en üst kattan en alta doğru gider. Her katta  iki kişi kalmaktadır ve platform çok kısa bir süre durmaktadır . En üst kattakilerin çok yemeleri yüzünden aşağıdakiler açlıktan ölmektedir . 






Film bilim kurgu / gerilim  türünde ve dahice kurgulanmış . Birçok anlam ,  varsayım içeren bir filmdi .  Sonu biraz basit kalsa da geneli harikaydı .Filmin neyi anlatmak istediği ile ilgili  yazılar okudum . Belki film bu anlama gelmese bile paylaşmak istedim : 



Filmde Şef, Tanrıyı temsil eder. Aşçılar ise melekleri. Görselde gördüğünüz tatlı ise kutsal kitap olarak nitelendirilebilir. Şef tatlının üzerinde kıl görünce tatlıyı tekrar yaptırır, tıpkı Tanrının yeniden ve yeniden kutsal kitaplar göndermesi gibi. Sofranın bütün katlardan havada süzülerek geçmesi ise ilahi bir gücü temsil eder. Filmin eleştirdiği konulardan biri “en alttakilerin aç kalmasının sebebinin en üsttekilerin doyumsuz” olduğudur. İşin komik yanı, en alt kattakiler çektikleri çileleri üst kata çıktıklarında aynı şekilde diğerlerine çektirir. Oysa herkes eşit şekilde davranmayı bilse, kimse zarar görmez. Sofrayla beraber katlardan sürekli aşağı inen kadın, katlardan birinde çocuğu olduğunu söyleyip durur. Fakat herkes Delik’te çocuk olmadığını söyler. Bu kadın Meryem Ana’yı temsil eder. Çocuk ise İsa’yı. Mülakatı yapan kadın 200 kat olduğunu düşündüğü Delik’te 202. katta uyanınca ilahi gücün ona yalan söylediğini anlar ve intihar eder. Sonrasında başrole gözükerek “Kanımı iç. Onda sana söyleyeceğim her şeyin coşkusunu bulacaksın. Etimi ye. Ondan başka bir şey seni doyuramayacak.” der. Bu, komünyonu temsil eder. Katların birinde karşılaştıkları bilge adam ise Peygamber olarak tasvir edilebilir. Tanrıya ulaşmanın yolunun nezaketten, mesajdan geçeceğini söyler. Finalde en dibe inen kahraman çocuğu bulur ve onu yukarı yollar. Bu ise İsa’nın doğuşunu simgeler. Ölen yaşlı adam “Mesajın, onu iletene ihtiyacı yoktur.” dediği için kahraman sofradan iner ve karanlıkta kaybolur. Filmin sonu izleyenlere anlamsız gelir, araştırırlar. “Ulaşmanız gereken yol, Tanrının yoludur.”











 

26 Mayıs 2020 Salı

EVDE KOLAY SABUN YAPIMI :)


Herkese merhabaaaa :) 
Bugün size nasıl ev yapımı sabun yapacağınızı anlatacağım . Gerekli malzemler evde olduktan sonra yapımı aşırı basit . Belki bu korona günlerinde gidip malzemeleri alamazsınız ama internetten siparişle getirtebilirsiniz .  Boş zamanlarda sabun yapmak çok eğlenceli oluyor . Denemenizi tavsiye ediyorum .









Malzemeler :
  • Sabun bazı  ( isteğe göre her renk alınabilir . Ben beyaz aldım ama  sabunun içine çiçek koymak istiyorsanız şeffaf alınabilir .)
  • İstediğiniz kokuda esans (Ben aldığım esansın kokusunu sevmedğim için evde ki gül kolonyasını kullandım .)
  • Sabun bazını eriteceğiniz bir kap . ( Tencere , tava...)
  • Kaşık 
  • Birazcık zeytinyağı
  • Muffin kabı veya şekilli plastikler
  • Renkli boya
Yapılışı :
 Katı olan sabun bazını tava veya cezvede eritin . Eritirken içine birazcık zeytinyağı koymayı unutmayın . İsteğe göre renklendirici kullanabilirsiniz . Şeffaf yapmak isteyenler bu adımı geçip erimiş bazı kabın yarısına kadar  dökebilirler. Kaplara esans dökün . Böylece hem sabunlar kaptan kolayca çıkacak hemde güzel kokacaktır . Eğer esans veya kolonya kullanmak istemiyorsanız Tuğba Coşkuner'den öğrendiğim  limon , portakal gibi narenciyelerin kabuklarından da koku elde edebilirsiniz . Ben bu yöntemi yeni öğrendiğim için deneme fırsatım olmadı . Renkli sabun yapanların sabunu kuruduktan sonra hazır olur . Şeffaf sabunların kuruduğundan emin olduktan sonra evde kuruttuğunuz veya canlı çiçekleri sabunun üzerine koyun . Tekrar üzerine baz koyun.( beyaz veya şeffaf olabilir ) . Kuruduğundan emin olduktan sonra kaplardan çıkarıp kullanabilirsiniz . Hatta dekoratif olarak bile kullanılabilir . 
 













Püf noktaları : 
Sabunu sıcak dökmeyin  . Ilık veya soğuk olsa daha iyi olur . Sabun eridikten sonra hemen kabuk tutuyor bunun için soğuyana kadar karıştırın . Eğer kabuk bağlarsa kaplara koyduğunuzda kötü bir görüntü oluşacaktır . 


Benim evimde plastik muffin kabı olmadığı için ben kurabiye yaparken kullandığım şekilleri kullandım biraz şekilli yamuk oldu ama ilk seferim olduğu için pek takmadım . Sizde evde sabun yapıp sevdiklerinize hediye edebilirsiniz . Sabun yapımında anlamadığınız merak ettiğiniz bir şey olursa yorumlarda sorabilirsiniz . Yapacak olanlara kolay gelsin :)



20 Mayıs 2020 Çarşamba

KENDİ KENDİNİ VAR EDEN İLK KADIN MİLYARDER : MADAM C.J.WALKER




Son zamanlarda izlediğim güzel dizilerden biri . 4 bölümlük mini dizi , gerçek bir yaşam öyküsünü konu alıyor .  Ten rengin ve kadın olmasından dolayı yaşadığı zorluklara rağmen kendi kendi geliştirip hayalleri peşinde koşan  harika bir kadın  !




 Yaşanmış bir hayatın konu edilmesi her zaman ilgimi çekmiştir .  Dizinin kısa olması  daha da güzel olmuş . O dönem Amerika'sını  kıyafetlerle çok güzel anlatmışlar . Hep eski dönem kıyafetlerine ilgi duymuşumdur  bu yüzden izlemesi benim için daha zevkliydi .




Madam C.J.Walker'ın ilham dolu konuşmalarını , Amerika da yaşayan siyahilerin yaşadığı baskıları   anlatan hoş bir dizi olmuş . Dizi sayesinde yeni bir şahsiyette tanımış oldum .  Tavsiyemdir . İyi seyirler :)

21 Nisan 2020 Salı

KABUK VE ATEŞ YAKMAK











KABUK - ZEYNEP KAÇAR
Üç kuşak kadınının hikayesini anlatıyor .Gelişigüzel anlatımı ve karışık noktalama işaretleriyle  farklı bir kitap olmuş . Başta anlatımı yüzünden kim kimdi , şimdi kim konuşuyor gibi  kendime sorular  sorarak  yer yer birkaç sayfa geriye gittiğim oldu ama öyle böyle bitirdim  kitabı. Yazar , bazı yerleri  psikolojik çözümlemeler ile süslemiş sayfaları . Kitabın içinde altını çizdiğim , bir cümleyi uzun uzun düşündüğüm oldu . Zeynep Kaçar hem yazar hem oyuncuymuş . 'Kabuk' dışında beş tane ' Toplu Oyunlar ' kitabı da mevcut . Keyifli okumalar :)



ATEŞ YAKMAK - JACK LONDON
Üç hikayeden oluşan ince bir kitap . İlk iki hikaye 'Ateş Yakmak' adıyla ,diğeri 'Yaşama Azmi '  adıyla yayımlanmıştır . Neden iki hikayeye aynı ismi verdiğini araştırırken ilk hikayenin 1902 , diğerinin biraz değiştirilerek 1908 de tekrar yazıldığını öğrendim . Genel olarak hikayelerin ana konusu soğukta hayatta kalma mücadelesi . Okurken soğuğu iliklerinize kadar hissedecek , oradaki karakter yerine kendinizi koyarak hayatta kalmaya çabalayacaksınız . Kendini okutan güzel bir kitap Keyifli okumalar :)






2 Nisan 2020 Perşembe

ÖLÜ GELİN






Ölü Gelin, 2005 yapımı gotik havası , kendine has enteresanlığı ile  Tim Burton’ın en iyi eserlerindendir . Victor kısa bir süre sonra Victorya ile evlenecektir . Evlenme yeminini prova yaparken yanlışlıkla yüzüğü Ölü Gelin 'in parmağına takmasıyla Ölüler Diyarına gidiverir . Macera dolu ,  yer yer komik ve romantizmle şekillenmiş güzel bir film . Victor’un seslendirmesini Johnny Deep yapmaktadır .  Hayal kırıklığına uğratmayacak  sımsıcak bir film . İyi seyirler :)

1 Nisan 2020 Çarşamba

KÜÇÜK DENİZ KIZI PONYO (Gake no Ue no Ponyo )











Ponyo ‘nun insan olmak istemesini anlatır . Gerek çizimler gerekse fantastik olaylar Ponyo ‘yu harika bir film yapıyor .  Film Japon Akademisi Yılın Animasyon Ödülünü almıştır .  Bu karantina günlerinde izlenebilecek filmlerden .İyi seyirler :)






* Aşağıya güzel bir şarkı bıraktım . Dinleyip huzur bulmalık.





























29 Mart 2020 Pazar

CAST AWAY ( YENİ HAYAT )








Yeni Hayat , 2000 yapımı yönetmenliğini Robert Zemeckis ‘in üstlendiği film . Başrolünü Tom Hanks’in oynadığı  bir kargo firması çalışanının, uçağının Güney Pasifik okyanusunda ıssız bir adaya düşmesini konu alır .  Tom Hanks bu filmle Oscar’a aday gösterilmiştir . Macera türünde  2 saat 23 dakikadan oluşan film , şu sıra korona dolayısıyla karantina altına alınan Tom Hanks’in  efsanevi filmidir . Evde durmak zor mu ? Bir de tek başınıza bir adada olduğunuzu düşünün . İyi seyirler :)












1 Şubat 2020 Cumartesi

FİLM YORUMU / BENJAMİN BUTTON 'IN TUHAF HİKAYESİ




Film ,F.Scott Fitzgerald'ın 1922 yılında yayımladığı kısa öyküden uyarlanmıştır . 2008 yapımı filmin yönetmeni Dvid Fincher , seneryo yazarı ise Eic Roth'dur . Başrolünü Brad Pitt ve Cate Blanchett'in paylaştığı film üç ödül kazanmıştır .


New Orleans halkı 1. Dünya savaşının bitişini kutlarken bir bebek dünyaya gelir . Görünüşü 86 yaşında bir adamı anımsatır . Annesi doğumdan bir kaç dakika  sonra ölür ve babası eşini kaybetme  üzüntüsü ile bebeğin görünümü yüzünden onu bir hıuzur evinin önüne bırakır . Orada çalışan Quennie ve Tizzy
 çiftinin çocukları olmadığı için bebeğe sahip çıkarlar  ve ona Benjamin adını verirler .

Film aslında çok güzel bir aşk hikayesinden oluşuyor . İzlemekte geç kaldıklarımdan . Eğer sizde izlemediyseniz hemen izleyin çok güzel bir film :)






15 Ocak 2020 Çarşamba

ŞU HORTUMLU DÜNYADA FİL YALNIZ BİR HAYVANDIR - AHMET ŞERİF İZGÖREN






KÜNYE :

Adı : ŞU HORTUMLU DÜNYADA FİL YALNIZ BİR HAYVANDIR
Yazarın adı : AHMET ŞERİF İZGÖREN
Yayınevi : Elma Yayınları
Sayfa sayısı : 160
Türü : Kişisel Gelişim



Önsözden :

'' Ben edebiyattan biraz anlıyorum çok da okuyorum . Dili de iyi kullandığım söylenebilir , oysa kitapta edebi hiçbir şey göremiyeceksiniz . Nasıl konuşuyorsam öyle yazdım . Kitabı kalabalığa da yazmadım , sadece sanki yanımda en sevdiğim küçük kuzenlerimden biri ya da biraz büyümüş kızım varmış da ;  hayatın bana öğrettiklerini dümdüz bir denizin kıyısında , bir zeytin ağacının sevgi dolu gölgesinde yan yana ona anlatıyormuşum gibi yazdım . Sizde okurken bizim yanımızda oturuyormuş gibi yapın , pek de konuşmayın , sadece dinleyin ...,


        Kitabı bitireli daha bir kaç saat oluyor ama ben hala nasıl yorum yazacağım bilemiyorum. Öncelikle şunu belirtmeliyim ki Şerif İzgören ' in ilk kitabını okumuş bulunmaktayım .
       
         Kitabı okurken kim olduğumu ve ne yapmak istediğimi çok iyi anladım . Hedeflerinizi belirledikten sonra , '' Hayatı seyretmek yerine sahaya inin ve savaşın '' diyor Ahmet Şerif İzgören . Bende bu yorumu yayınladığım andan itibaren savaşacağım bundan emin olabilirsiniz .

           İzgören 'in bu kişisel gelişim serisini yazarken kendi bilgileri , araştırmaları  ve kendi hayatından örneklerle bizlere sunmuş . Okurken yer yer gülecek , bazende hüzünleneceksiniz . Her bölümün sonunda yazarın değindiği konuyla ilgili kısa hikayelerde bulunmakta :)





ALTINCI KOĞUŞ - ANTON ÇEHOV

Geçen pazar günü elime ulaşan Altıncı Koğuş ,  iki saat gibi kısa bir sürede bitti .  Küçük bir kasabanın akıl hastanesinde geçmektedir olay...